Tenfiz Şartları
Tenfiz Şartları

Photo credit: Unsplash

Tenfiz, icrai nitelikte olan bir yabancı mahkeme kararının Türkiye’de geçerli olması adına açılan dava türüdür. Bu prosedürünün varlığı yabancı mahkemeye konu olan uyuşmazlığın yeniden yargılama konusu yapılmadan doğrudan uygulanmasına imkan sağlamaktadır.  Yeniden yargılama yapılmasının yasak olması, içeriği tehkik yasağı veya esası inceleme yasağı prensibi olarak kabul edilmektedir.

Kararın Türkiye tarafından tanınması işleminden farklıdır, zira tanıma kararı bir yalnızca bir tespit işlemidir. Oysa tenfiz davasında İCRAİ NİTELİKTE olma durumu söz konusudur.

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, madde 50

“Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.”

Kanun maddesinde de belirtildiği üzere icra edilme durumu söz konusu ise bu halde tanıma değil tenfiz işlemi söz konusu olacaktır. Hem hukuk hem de ceza davaları bakımından tenfiz talebinde bulunulabilir.

Tenfiz şartları Kanun’da şu şekilde sayılmıştır:

KARŞILIKLILIK:

Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması gerekir. Burada görüldüğü üzere karşılıklılık akdi, fiili veya kanuni olabilir.

YETKİ:

İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması gerekir. Eğer o uyuşmazlık konusunda Türk mahkemeleri münhasır yetkili ise, yabancı mahkemeden o konuda alınmış bir kararın Türkiye’de etkili olması söz konusu olmayacaktır. Buna en belirgin örnek, Türkiye’de bulunan taşınmazlar üzerindeki ayni haklardan kaynaklanan mahkemelerde Türk mahkemelerinin münhasır yetkili olmasıdır. Dolayısıyla yabancı mahkemelerin bu konuda verdiği kararların Türkiye’de bağlayıcılığı yoktur.

Diğer durum ise aşırı yetki diğer adıyla aşkın yetki halidir. Kararı veren yabancı mahkemenin dava konusu olan uyuşmazlık ile veya taraflar ile herhangi bir ilişkisi yoksa, böyle bir ilişki kurmayan bir kurala dayanarak kendini yetkili kılmışsa aşkın yetki söz konusudur.

Örneğin Fransız hukukunda, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlık bakımından her Fransız vatandaşının her halde dava açma hakkı vardır. Sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlık halinde, Fransız vatandaşı olan herhangi bir kimse sözleşmenin tarafı olmasa dahi dava açabilecektir. Hollanda hukukunda ise, Hollanda vatandaşlarının, yabancılara karşı, sözleşmeden kaynaklanan edimlerin ifası amacıyla Hollanda’da dava açabilmeleri mümkündür.

Aşkın yetkinin incelenebilmesi için kendisine karşı tenfiz talebinde bulunulan tarafın, bu konuda itiraz etmesi gerekir.

KAMU DÜZENİ:

Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gerekir.

Uygulamadan çok karşılaşılan bir tanıma tenfiz engelidir. Kamu düzeni tanıma tenfiz engeli, yabancı mahkeme hükmünün kamu düzenine açıkça aykırı olmasıdır. Burada açık aykırılık aranmalıdır. Dolayısıyla her halde kamu düzenine aykırılıktan bahsedilememektedir. Kamu düzenine aykırılık hallerine örnekler;

  • İnsan haklarına aykırılık, işkence yasağı vs. gibi
  • Türk mahkemesi tarafından daha önceden verilmiş bir karara aykırılık,
  • Anayasal ilkelere aykırılık,
  • Ahlak değerlerine aykırılık, hem cinslerin evlenmesi vs. gibi.

SAVUNMA HAKKI:

O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması gerekir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, belirli hallerin tek tek sayılmış olmasıdır. Tebligatın o ülkenin hukukuna uygun olarak yapılması gerekir. Örneğin tarafın veya avukatın ihmalinden kaynaklanan bir temsil etmeme ise bu bir tanıma tenfiz engeli oluşturmayacaktır.