Photo credit: Unsplash
Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) kapsamında satış sözleşmesi şu şekilde tanımlanmıştır: “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir”. Tanımdan da görüleceği üzere satıcının, satış sözleşmesi kapsamındaki ana borcu satılanı teslim etmek ve mülkiyetini alıcıya devretmektir. İşte satıcının bu borçlarını yerine getirmemesi halinde, temerrüt durumu söz konusu olur.
Borcun muaccel hale gelmesi halinde satıcıya ihtar çekilerek, satıcı temerrüde düşürülür.
TBK madde 117
“Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır”.
Her durumda satıcıya süre verilmesine gerek yoktur. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmeler bakımından şayet satıcının içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa; borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa veyahut borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa bu durumlarda süre verilmesine gerek yoktur.
Satıcının temerrüde düşmesi halinde alıcının seçimlik hakları bulunmaktadır:
Ücretli Online Hukuki Danışmanlık